Saçkıran Hikayem

Neden Saçkıran Oldum

Her saçkıran veya sakal kıran hastalığının arkasında acı bir hikaye vardır. Çocuklardaki durum korkudan oluşur, o minik bedenlerin içindeki fırtınayı bilemezsiniz, o yüzden çocukları korkutmayın lütfen.

Benim hikayem 2005 yılına kadar uzanıyor, tam 9 sene öncesi. Yitik bir aşkın gölgesinde bir gecede bırakılan saçlar. Bir nevi anı işte. Sabah kalktığımda topak topak dökülen saçlar yaşanan ilk şok, doktora gitmeler, sarımsak sürmeler, kafayı usturayla kazımalar, sonuç 1 ay içinde tek tel saç kalmaması. 6. ayın sonunda vücut kıllarının dökülmesi, kaşların dökülmesi, doktor doktor gezmeler, kütahya, muğla, izmir yollarında soluk almalar, bu işin ilacı elinde olan sahtekarlara tonla para vermeler. Üzülmeler ve sonunda dert etmemeler, ruhta açılan yaralar, sosyal ortamlardan uzaklaşmalar, utanmalar. Hepsi at başı birlikte gitti. hikayenin kısa özeti buydu.

Saçkıran Tedavilerim

Kortizonlu losyon ve merhemlerden, kortizon iğnelerine terfi etmem uzun sürmedi, kortizon hapları da peşi sıra geldi. Dönem dönem sarı tüyler çıkmaya başlayınca hadi inşallah deyip umutlandım, sonra hep hüsran. Sarımsağı yara edene kadar kafama sürttüm, sirke ruhu uyguladım, biraz sarı tüy sonrasında gene dökülme, mucizevi saçkırancılara da paralar verdim, bir umut diyerek, tabi bu berber arkadaşlar bunca bilim insanının çözemediği sorunu çözmüştü, ne gerek vardı labaratuarda ömür törpülemeye, okumaya. Saçkıranın ilacı onlarda tabi ücreti mukabilinde, sonra bu insanlara da kızmamaya başladım, sonuçta umut arayan bizlerdik ve onlar sadece bize umut aşıladılar, aslında bu umutla saçları çıkan insanlar muhakkak olmuştur.

Son 7 senede saçkıran hakkında o kadar çok araştırma yaptım ki, artık bu alanda ihtisaslaştım denebilir. Hastalık bu ya zaten çeken bilir. Çıkan her yerli ve yabancı makaleyi neredeyse ezberlemiş durumdayım. Saçkıranın faydaları da olmadı değil, örneğin sayesinde ingilizce okumaktan dilimi geliştirdim.

Yitik bir aşk hikayesi benimkisi, gidenin arkasından değdi mi, dedi çok insan, giden gittiğiyle kaldı, kim bilir belki çok mutludur belki de çok üzgün, ama ben pişman değilim. Zaten aşkın ardından bedel ödemek bir aşığa çok dokunmaz, hatta lafı bile olmaz.

Saçkıran Tedavisi Keşfim

Kaç yazıdır tesadüfen keşfettiğimi söylediğim kürü artık açıklıyorum, fotoğraflarıda kısmen çekebildim, ama kürün daha başındayım bu yüzden, tahminim o ki 2 ay içerisinde ben bu saçkıranın en azından saçımdaki kısmından kurtulurken sizler de buna şahit olacaksınız. BU hastalıktan muzdarip veya gelecekte bu hastalığa yakalananlara kaynak olacağını düşünüyorum. Ve gene umuyorum ki geliştirdiğim yöntem bu hastalığa ciddi anlamda darbe vuracak. Böylece insanlar saçkıran olduklarında bilmem neredeki sahtekar şifacıların, berber bozuntularının,  yarım ağız bakan doktorların elinden kurtulacak. En azından ben kurtulacağım.

Gelelim keşfime, aşk ve enayilik bir arada bulunur bende. Beni terkedip başkasıyla evlenen kadının adını alkolün de etkisiyle koluma dövme yaptırdım. Enayilik işte, belki de sebep olma veya o işin hayrı da diyebiliriz, gel zaman git zaman ben bu dövmeden sıkıldım. Silmek için yöntemler ararken, tca isimli bir asitle dövmeyi silebileceğimi öğrendim (lazer çok pahalıydı ve ben bu illet yüzünden yıllardır işsizim).  Siparişi verdim ve kolumdaki dövmeyi silmek için uygulama yaptım, neyse ikinci uygulama sonunda bir gariplik vardı, dövme sildiğim bölgede kıllanma gördüm. Bunda ne var demeyin eğer, alopesi universalis iseniz vücudunuzdaki bütün kıllar dökülüyor.

Yandaki resimde çıkan kılları görebilirsiniz. Sonrasında beni bir merak sardı, bir iki yabancı kaynağa baktım, glikolik asitle denemeler yapmışlar, ama tca ile ilgili bir şey yoktu, açılımı tricholoroacetic acid, bu bana hiç yabancı gelmemişti, birden acetic acid aklıma geldi yani sirke ruhu, benzerliği ne dedim, meğer bu TCA, sirke ruhundan yapılıyormuş, ama sirke ruhundan daha etkili bir madde, ayrıca cilde zarar vermeden üst deriyi soyuyor. Cilt lekelerinde, sivilce izlerinde, siğillerde ve mantarlarda doktorlar tarafından kullanılan bir asit bu. 

Tabi TCA ile ilgili bu keşfim, daha önce okuduğum difensipron uygulaması aklıma geldi. Bir iki doktor, sende alan geniş, yan etkileri fazla difensipron deneme deyince benim de canıma minnet hiç denememiştim. Bir süre sonra insan tedaviye inancını yitiriyor, bu yüzden umursamıyorsunuz. Neyse bu TCA da kimyasal bir asit bölgede duyarlılık arttırıyor, üstelik mantar ve hatta genital siğilleri bile öldürebilen bir asit. Evet o gece kararımı verdim ve uyguladım, kaybedecek bir şeyim yoktu, kazanacak saçlarım vardı, %40 TCA solüsyonunu uyguladım, bundan 2 ay önce. TCA soydu saç derimi, sarı tüylerde bir patlama ile karşılaşınca bir sevinç aldı beni. 

Sonrası umut tazelenince başladım mantığını düşünmeye, ve saçkıranın bazı doktorların da dediği gibi bir çeşit mantar yüzünden olduğuna kesin kanaat getirdim. Bu yüzden geçen sene sıkıntıdan yazmaya başladığım blogda bunu insanlarla paylaşarak tedaviyi ilerleteyim gibi bir fikre kapılıp, o günden beri bloga yaptığım araştırmaları giriyorum.

Neyse işte şimdi başlıyoruz. Bu hafta sonu yani 8 kasım 2014 günü ikinci seans TCA'yı yapacağım ve beraberinde diğer geliştirdiğim yağı ve losyonu uygulayacağım. Bu maddelerin neler olduğunu ve oranlarını yazacağım. Ve hafta hafta bu blogu takip edenler ve bundan sonra yolu bu bloga düşenler görmüş olacak. Ben 3. ayın sonunda saçkıranı tamamen yeneceğimi düşünüyorum. Bu arada girişteki ilk fotoğraf TCA yaptıktan ve saç derim soyulduktan 10 gün sonraki fotoğraftı (19 ekim 2014). Yandaki fotoğraf ise dün yani 3 kasım 2014 de çelikdiğim fotoğraf. Aralarında 2 hafta gibi bir süre var. 

TCA sonrasında kullandığım yağ tarifini ve losyon tarifini vereceğim. 3. TCA uygulamasından sonra yani onu 9 aralıkta yapacağım, ondan sonra kortizon kullanacağım yeni yıla saçlı girmek için.  Bundan sonraki yazım saçkıran için yağ tarifi yazısı olacak. Hepinize acil şifalar diliyorum.